Deprem Psikolojisi - Kalamış Psikoloji
Skip to content Skip to footer

Deprem Psikolojisi

Deprem psikolojisi, özellikle İstanbul gibi deprem riski yüksek bölgelerde yaşayan bireyler için hayatın doğal bir parçası haline gelmiş durumda; deprem korkusu ve sismofobi, birçok kişide günlük yaşamı etkileyen bir kaygı haline gelirken, geçmişte yaşanan sarsıntılarla tetiklenen deprem travması da zihinsel iyilik halini derinden sarsabiliyor.

Deprem Korkusu (sismofobi) Nedir?

    Deprem korkusu ya da bilimsel adıyla sismofobi, bireyin olası bir depreme karşı aşırı ve sürekli bir endişe duyması durumudur. Bu korku, sadece gerçek bir deprem yaşandığında değil, depremle ilgili haberler, küçük sarsıntılar ya da hatta bina sesleri gibi tetikleyicilerle de ortaya çıkabilir. Sismofobi, kişinin günlük işlevselliğini etkileyebilecek düzeyde yoğunlaştığında bir tür anksiyete bozukluğu halini alabilir. Özellikle daha önce büyük bir deprem yaşamış bireylerde ya da İstanbul gibi riskli bölgelerde yaşayanlarda bu korkunun daha yaygın olduğu gözlemlenir.

    Deprem Psikolojisi
    Deprem Psikolojisi

    Deprem Korkusunun Belirtileri Nelerdir?

      Deprem korkusu, kişinin hem bedensel hem de zihinsel düzeyde yoğun bir tehdit algısıyla yaşamasına yol açabilir. Bu korkunun belirtileri, çoğu zaman anlık panik tepkileri gibi başlasa da zamanla kalıcı bir huzursuzluk haline dönüşebilir. Kalp çarpıntısı, nefes darlığı, mide bulantısı gibi fiziksel belirtiler sıkça görülürken; aynı zamanda sürekli tedirginlik, deprem olacakmış gibi bir beklenti içinde yaşama, uykuda irkilmeler ya da gece sık uyanmalar da yaygındır. Bazı kişiler evden çıkmaktan ya da yalnız kalmaktan çekinebilir; bazıları ise yüksek binalarda bulunmaktan ya da asansör kullanmaktan kaçınabilir. Belirtiler giderek kişinin sosyal hayatını, işlevselliğini ve ruh sağlığını etkileyebilecek boyutlara ulaşabilir.

      Depremin Psikolojik Etkileri Ne Kadar Süre Devam Eder?

      Depremin psikolojik etkileri kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterebilir. Bazı insanlar birkaç gün ya da hafta içinde yaşadıkları korku ve kaygıyı doğal yollarla atlatabilirken, bazıları için bu etkiler aylarca hatta yıllarca sürebilir. Özellikle depremi doğrudan yaşamış, can kaybı, yaralanma ya da ciddi bir maddi kayıp yaşamış bireylerde bu süreç daha uzun ve zorlu olabilir. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), yoğun kaygı, uykusuzluk, ani irkilmeler ya da tekrar eden kabuslar gibi belirtiler uzun süre devam edebilir. Ayrıca, kişinin yaşam koşulları, sosyal desteği ve daha önceki ruhsal dayanıklılığı da bu süreci belirleyen önemli faktörlerdendir. Eğer psikolojik etkiler gündelik hayatı zorlaştıracak seviyeye gelmişse ve zamanla hafiflemek yerine artıyorsa, bir uzmandan destek almak iyileşme sürecini hızlandırabilir.

      Deprem Stresinin Vücuda Etkisi Nedir?

      Deprem gibi ani ve kontrol edilemeyen travmatik olaylar, bedenin alarm sistemini harekete geçirir. Bu durum, “savaş ya da kaç” tepkisi olarak bilinen stres yanıtının devreye girmesine neden olur. Kısa vadede bu tepki hayatta kalmak için faydalıdır; ancak stres hali uzun süre devam ederse, vücut bu yüksek alarm düzeyine adapte olmakta zorlanır. Kalp atışları hızlanır, kaslar sürekli gergin kalabilir, sindirim sistemi bozulabilir ve bağışıklık sistemi zayıflayabilir. Uyku bozuklukları, baş ağrıları, mide bulantıları ya da sürekli yorgunluk hissi sık görülür. Ayrıca stres hormonlarının uzun süre yüksek kalması, ruh sağlığının yanı sıra fiziksel sağlığı da tehdit edebilir. Yani deprem sonrası yaşanan psikolojik gerilim sadece zihinle sınırlı kalmaz, bedeni de doğrudan etkiler.

      Deprem Stresi Durumunda Hangi Hastalıklar Ortaya Çıkar?

      Deprem gibi ani ve travmatik olaylar, sadece kısa süreli bir sarsıntı değil, aynı zamanda uzun vadeli psikolojik ve fizyolojik etkiler doğurabilir. Yoğun stres altında kalan bireylerde zamanla bazı hastalıkların ortaya çıkması ya da var olan sorunların belirginleşmesi mümkündür.

      Ruhsal açıdan en sık görülen durumlardan biri travma sonrası stres bozukluğudur (TSSB). Buna ek olarak depresyon, yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluk, uyku problemleri ve somatizasyon (bedensel yakınmaların artması) da sıkça gözlemlenir. Bazı bireylerde sosyal hayattan kopma, yalnızlaşma ya da madde kullanımında artış da görülebilir.

      Fiziksel anlamda ise yüksek tansiyon, kalp ritmi bozuklukları, mide-bağırsak problemleri (örneğin gastrit, ülser), bağışıklık sisteminin zayıflaması ve kronik yorgunluk sendromu gibi tablolar ortaya çıkabilir.

      Özetle, deprem stresi yalnızca zihni değil, bedeni de zorlar; zamanla hem psikiyatrik hem de fiziksel hastalıkların gelişimine zemin hazırlayabilir. Bu yüzden erken dönemde destek almak oldukça önemlidir.

      Kaygı, Depresyon, Bağımlılık Sadece Hastalık mı? -Klinik Psk. Ozancan Yılmaz & Dr. Psk. Zeynep Gülüm

      Deprem Korkusu Tedavisi Nasıldır?

      Deprem korkusu tedavi edilebilir bir durumdur ve kişinin yaşam kalitesini yeniden kazanması mümkündür. Tedavi süreci, korkunun şiddetine, süresine ve bireyin yaşantısına etkisine göre şekillenir. Hafif düzeydeki korkular için güvenli alanlarda konuşmak, depremle ilgili doğru bilgiye ulaşmak ve günlük rutini korumak çoğu zaman yeterlidir. Ancak korku kalıcı hale gelmişse ve kişiyi işlevsizleştiriyorsa, profesyonel destek gerekebilir.

      En etkili yöntemlerden biri bilişsel davranışçı terapidir (BDT). Bu terapi yöntemiyle kişinin felaketleştirme eğilimleri, yanlış inançları ve bedensel belirtiler karşısındaki tepkileri çalışılır. Aynı zamanda, nefes egzersizleri, gevşeme teknikleri ve travma odaklı terapi yaklaşımları da süreçte destekleyici olabilir. Bazı durumlarda, özellikle yoğun kaygı ya da uykusuzluk gibi belirtiler eşlik ediyorsa, psikiyatrist tarafından ilaç tedavisi de önerilebilir.

      Tedavi sürecinde bireyin kendine anlayışla yaklaşması, sosyal destek alması ve duygularını bastırmak yerine paylaşması da iyileşme açısından çok kıymetlidir. Unutulmamalıdır ki, bu tür korkular insanidir ve doğru destekle hafifletilebilir.

      Depremden Sonra Kimler Psikolojik Tedavi Almalıdır?

      Her bireyin depremi algılayışı ve etkilenme düzeyi farklıdır. Bazıları zamanla toparlanabilirken, bazıları için bu sarsıntı derin ve kalıcı izler bırakabilir. Özellikle depreme doğrudan maruz kalanlar, enkaz altında kalmış ya da bir yakınını kaybetmiş kişiler, psikolojik açıdan en riskli gruplar arasında yer alır. Bunun yanında, çocuklar, yaşlılar, daha önce ruhsal bir rahatsızlık yaşamış bireyler veya sosyal desteği sınırlı olan kişiler de psikolojik tedaviye daha çok ihtiyaç duyabilir.

      Eğer bir kişi sürekli tetikte hissediyor, uykusunda sıçrıyor, kâbuslar görüyor, sarsıntı olmamasına rağmen deprem oluyormuş gibi hissediyor ya da gündelik yaşantısına devam edemeyecek hale geldiyse, bu durum profesyonel bir destek gerektirir. Aynı şekilde, yoğun kaygı, içe kapanma, sinirlilik, umutsuzluk ya da hayattan zevk alamama gibi belirtiler gözleniyorsa, terapi desteğiyle bu durumların hafifletilmesi mümkündür.

      Unutulmamalıdır ki, psikolojik destek almak bir zayıflık değil, yaşanan ağır bir deneyimin ardından kendine iyi bakmanın bir yoludur.

      Deprem Korkusu Nasıl geçer?

      Deprem korkusu zamanla kendiliğinden azalabileceği gibi, bazı durumlarda profesyonel destekle daha sağlıklı bir şekilde yönetilebilir. Öncelikle bu korkunun tamamen normal ve insani bir tepki olduğunu kabul etmek gerekir. Kendini suçlamak ya da korkuyu bastırmaya çalışmak yerine, bu duyguyla yavaş yavaş yüzleşmek iyileşmenin ilk adımıdır.

      Korkuyla baş etmenin yollarından biri, doğru ve güvenilir bilgilerle donanmaktır. Depremle ilgili güvenlik önlemlerini öğrenmek, bir acil durum planı hazırlamak ve bu konuda kontrol hissini artıracak adımlar atmak, zihni bir nebze rahatlatabilir. Nefes egzersizleri, gevşeme teknikleri ve düzenli uyku-uyku hijyeni gibi bedeni sakinleştiren rutinler de bu süreçte çok etkilidir.

      Ancak deprem korkusu günlük yaşamı sekteye uğratıyorsa, sosyal ilişkileri bozuyor ya da sürekli bir gerginlik halinde yaşanıyorsa, bilişsel davranışçı terapi gibi bilimsel temelli bir psikolojik destek sürecine başvurmak oldukça faydalı olur. Bazı bireyler için EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) gibi travmaya özel yöntemler de etkili olabilir.

      Korkunun tamamen yok olması her zaman mümkün olmasa da, onunla yaşamayı öğrenmek, zihinsel ve duygusal olarak güçlenmek mümkündür. Zamanla, bu korku kişinin hayatını yöneten değil, sadece bir parçası haline gelebilir.

      Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

      Deprem psikolojisi nasıl olur?

      Deprem psikolojisi, kişinin yaşadığı sarsıntı karşısında kontrol kaybı hissine kapılmasıyla başlar. Bu durum, sürekli tedirginlik, ani seslere karşı aşırı tepki, uyku bozuklukları, kabuslar ve güvenlik kaygısıyla kendini gösterebilir. Kimi zaman kişi, deprem geçmesine rağmen zihninde yeniden yaşıyormuş gibi hisseder. Özellikle büyük bir yıkım ya da kayıp yaşanmışsa, bu psikolojik etkiler daha uzun süre devam edebilir.

      Deprem sendromu nedir?

      Deprem sendromu, kişinin deprem sonrası yaşadığı yoğun stres, korku, kaygı ve travmatik tepkilerin birleşimidir. Bu durum, fiziksel belirtilerle (çarpıntı, terleme, titreme) birlikte zihinsel çöküntü, kabuslar, sosyal çekilme ve hayattan kopma hissiyle kendini gösterebilir. Genellikle travma sonrası stres bozukluğunun bir türü olarak değerlendirilir.

      Sismofobi ne demek?

      Sismofobi, depreme karşı duyulan aşırı ve sürekli korkudur. Kişi deprem olmamasına rağmen olacakmış gibi hisseder, bu kaygı günlük yaşamını etkileyebilir. Genellikle geçmişte yaşanan bir depremin ardından gelişir.

      Deprem anksiyetesi nedir?

      Deprem anksiyetesi, depremle ilgili sürekli endişe duyma, tetikte olma hali ve olası bir sarsıntıya karşı bitmeyen kaygıdır. Kişi deprem düşüncesiyle bile huzursuz olabilir, bu durum uyku bozuklukları ve fiziksel belirtilerle birlikte görülebilir.

      Deprem psikolojiyi bozar mı?

      Evet, deprem psikolojiyi bozabilir. Güvensizlik, kontrol kaybı ve ölüm korkusu gibi duygular yoğun kaygı, travma ve depresyon gibi ruhsal sorunlara yol açabilir. Özellikle depremi doğrudan yaşayanlarda etkisi daha derin olur.

      Deprem panik atak yapar mı?

      Evet, deprem panik atak tetikleyebilir. Kişi aniden çarpıntı, nefes darlığı, titreme ve ölüm korkusu yaşayabilir. Özellikle daha önce panik atak geçirmiş kişilerde bu risk daha fazladır.

      Deprem korkusu ne zaman geçer?

      Deprem korkusunun ne zaman geçeceği kişiye göre değişir. Hafif düzeydeki korkular haftalar içinde azalabilirken, bazı kişilerde aylarca sürebilir. Eğer uzun süre geçmiyorsa, psikolojik destek almak gerekebilir.

      Deprem anında kendimizi nasıl koruyabiliriz?

      Deprem anında sakin kalmaya çalışarak, sağlam bir eşya yanında “çök-kapan-tutun” pozisyonu alınmalı. Pencerelerden, ağır eşyalardan uzak durulmalı; merdiven ya da asansör kullanılmamalıdır. Deprem bitene kadar bulunduğunuz yerde kalmalısınız.

      Yorum Yapabilirsiniz